5 Temmuz 2010 Pazartesi

Bir koza için kaç ipek böceğinden çalmam lazım

Koku duyumu kazandığım o mübarek gecede ipeğin neyden yapıldığını öğrendim.. Ne büyük tesadüf değil mi? Zaten son zamanlarda hayatım tesadüfler üzerine kurulur oldu. Galiba elimden gelen bir şey yok kendimi akışa bırakmaktan başka.. Ben de bıraktım ve ipek serüvenini düşünmeye başladım.

Bir; ipek, ipek böceğinden yapılır düşüncesi yanlışmış. Zaten şimdi bir daha düşününce öyle olsa ipek de giyinmememiz gerekirdi hayvanseverler olarak. Gönül rahatlığıyla giyebiliriz. İpek böceği dediğin şey aslında başta küçük bir kurt sonra tırtıl en son da kanatları pek sirin olmakla beraber kendisi bildiğin böcük olan kelebek.. İpeğe dönüşmeden kozasından çıkıp bi oraya bi buraya salınıyor. Hatta geçen bi tanesi bizim ofise geldi, şişlinin ortasında!

Konuyu dağatmadan açmak gerekirse, bu hikaye aslında ipek böceği için burada bitiyor. Kozasını kırıp çıktı ve ardına dönüp bakmasına da gerek yok zaten. Kozadan ipek yapmak ya da parçalarını kendi etrafına örmek insanoğluna kalmış. Ben şimdi Bursa'ya gidiyorum ve koza parçaları toplamaya başlıyorum. İpek mi yaparım kendime koza mı örerim henüz bilmiyorum.

*İpekten kazanacağım parayla Massive Attack bileti alabilirim ya da kozamın içinde her şeyden yalıtılmış olarak konsere giderim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder