Her yeni gün birilerinin sonudur. Bugün de lise 2 öğrencisi Yavuz'un son günüydü. Kıçına soktuğu 25 fitil, etkisini çok hızlı gösterdi. Derdi ölmek değildi. İntihar edecek olsa babasının ırzına geçtiği gün ederdi. Kelimelerle ırzına geçmişti babası, o 13 yaşında bir yeniyetmeyken. "Şerefsiz ibne"yi bir güzel götüne sokmuş sonra bir müddet gidip gelmişti zavallı annesinin bakışları altında. Annesi bu tecavüzü anlamamıştı belki ama ters giden birşey olduğu çok açık olduğundan sorunu oğlunda aramıştı; nitekim baba ne yapsa yeriydi. Oğlunun iyiliği için...
Yavuz'un derdi ölmekle yaşamakla değildi. Sadece evde vibratör olarak kullabileceği birşey bulamamıştı; fitiller işini görecekti. fitiller işini gördü: Tam bu sırada Viyana'da bir grup sanatçı bozuntusu, dünyanın en aşık çiftlerini toplamış ve boğazlarını kestikten sonra kanlarını ünlü Viyana çeşmesinden akıtmaktalardı, bir yandan aşk manifestosunu okurlarken. İşte artık Viyana gerçekten aşıklar şehri. Şehrin göbeği, aşıkların kanlarıyla sulanıyor. Artık oraya gidip de dilek dilemek isteyenler, bozuk para verine sevgililerinin karaciğerini atıyorlar çeşmenin etrafındaki havuza.
Yavuz'un karaciğeri malesef Viyana'daki çeşmeye değil, Karacaahmet mezarlığına atılacak. Çünkü onun tek sevgilisi, evde bulduğu fitillerdi. Onlar da içinde eriyip gittiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder