21 Haziran 2010 Pazartesi

Efese!

Haftalardır beklemedeydim, bir davetiye bulayım da kendimi Otto Santral'in yemyeşil çimlerine atıp Fisherspooner'a doyayım istiyordum. Kafamda bin tilki, nasıl girerim nasıl ederim de param yine de cebimde kalır diye. Bininin kuyruğu birbirine dolandı kör düğüm oldu. Vodafone'un sitesindeki yarışmalara mı katılmadım kırk yıldır görmediğim arkadaşlarıma mı yılışmadım.. Ne yaptıysam olmadı. Bir davetiye bulamadım a dostlar. Gün geldi çattı. Bir umut belki kapıda bir tanıdık yüz görürüm belki bir gişe memurunun insafına gelirim düşünceleriyle gittim. Bi de ne öğrendim dersiniz? Festival zaten bedavaymiş! Yani ücret falan ödemiyosun.. Bir bileklik bulup giriyosun.. Artık bunu da öğrendim ya efesin elini öpesim geldi. Yapıcam. Öpücem. Gördüğüm yerde bırakmıcam.

Fisherspooner hayalleriyle gittiğim festivalde sadece Groove Armada'ya yetişebilmemse tamamen benim suçum. Organizasyona bok atabileceğim hiç bir konu yok. Ama güvenilir kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla Fisherspooner kafayı kırdırmış. Ben de kaçırdığım için kafayı kırdım hala kendime gelebilmiş değilim. Yine de içim bir nebze olsun rahat. G. Armada'yı en önden izleme meşkine eriştim ve mest oldum. Hele bi de ışık gösterileri yaptılar ya göğsüm kabardı ne diyim. Kendimi satürne çıkmış uzaylılarla ev partisi yapıyorum sandım.Vatan millet sakarya diye bağırasım geldi ki, vatansever bile olsam sakaryaya gitmişliğim yoktur, milletimden de çok çekmişliğim vardır.

Konser bitti, beni bir hüzün aldı götürdü.. Taaa djlerin bızı bızı coşturduğu kulüp ondörde kadar gitmişim o buruklukla. Orda da annemin deyimiyle deli danalar gibi tepinip ter attıktan sonra geceyi noktaladım. Bakmayın benim noktaladığıma, herkes ordan hunharca beyoğluna akın etmiş ve yeniden keşfetmişler bu güzide semti.  Keşke ben de gitseydim belki bu sefer benim adım verilirdi..

Pazar oldu, cıvıl cıvıl güneşli heyecanlı bir gün.. İnanmassın havadaki elektiriklenmeyi adeta görüyorum.. Öyle bir gün işte! Bugün daha şimdiden güzelse akşama nasıl olur kimbilir demeye kalmadı kiiiii... Gök başladı bağırmaya.. "Gidemessiiiiiin ulan! Festivale para vermeden girmek miii? Al sana festival" dedi ve gürledi de gürledi. Ben utancımdan iki büklüm oldum. "Ama vallahi ben bedava sandıydım bilsem vermez miydim anacığım" dediysem de dinletemedim. Bastı şamarı! Elleri de terlemiş mi sana sırılsıklam oldum.. Tabi yedim dayağı oturdum aşağı.. Saat başı oradaki muhabirlerimden gelişmeleri adım adım izlemekten geri durmadım tabi. Benim doğa aney onları da haşlamış. Bilseydim gider arkadaşlarımla birarada alırdım boyumun ölçüsünü.. Ama bu bana ders oldu. Bundan sonra pinti olmayacağım.. Bu gibi etkinliklerde haftada bir içinde uzun mesafe serbest stil yüzdüğüm altınlarımdan feragat edeceğim. Eh, ne de olsa sanata saygım sonsuz..

Efese içiyorum! Yine ortalığın tozunu attırdı. Bira bu kapağın altındaysa müzik de one loveda..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder