21 Mart 2010 Pazar

bugün downum yarın gel

İçim sıkılıyor. Havalardan değil. Ben bu kasvetli havalara bayılırım. Bulutlar bana Havai güneşi gibi gelir. Burada olsun  olmasın, kadim dostlarım da hep benimle. Arkadaşlıklardan yana pek bir sıkıntılı sayılmam şu ara. Aşk ise benim için her zaman paradan sonra gelmiştir, varlığıyla yokluğu bir bana.

Derdini söylemeyen derman bulamazmış. Belki bu yüzden mütemadiyen down hissediyorum. Çünkü söyleyebileceğim bir derdim yok. En son annemin "neyse parası veririz, bi psikoloğa git de kurtulalım." vecizesinden sonra yola koyuldum. Bütün cesaretim ve sonsuz umutlarımla psikolog efendiye "benim bir derdim var ne siz sorun ne ben diyeyim." şeklinde ağladım. O da bana "Ailenle problemlerin var mı kuzum?" sorusunu yöneltti içtenlikle. "Haşa, anaya babaya baş kaldıranın yedi diyarda iki yakası bir araya gelmez, efenim!" cevabını verip aferimimi aldım. "Peki hiç intihar etmeyi düşündün mü?" diye diklendi. Korkmadım değil, mecbur doğruyu söyledim "Malesef hiç aklıma gelmemişti. Hazırlıksız yakaladın beni doktur bey." Üçüncü soruya hacet kalmadı tabi. Bizim yaman psikolog efendi benim hükmümü verdi: "Bişeciğin yok, canın sıkılmış, al bu pasif lorayı turp gibi olursun."

Ben de bişeyciğim olmadığına inandım tabi ki. Sonra bari işe başlıyım da adam olursam geçer bu can sıkıntım, down halim dedim. Pek alakası yokmuş. Aman sigortamdı, aman zam istesemiydimdi, aman efendim bugün de şunun gözüne girsemmiydi derken 10 yaş yaşlandım üstüne üstlük.

Şimdi bir umudum daha var. Yarın işe en eski, boka batıp çıkmış izlenimi veren coverselerimle gidip, patronlarıma parasızlıktan karda kışta 15 kmlik yolu yürüdüğümden dem vurup zam isticem. Atalarımızın dediği gibi, para her şeyin ilacıdır. Dertlerime derman olacağını düşünüyorum. Bu gece hemen geçsin, yarın zengin olamasam da her ay ekstra 3 çift ayakkabı param olsun. Bir dilenciye sadaka vericem, söz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder