1 Ağustos 2011 Pazartesi

İsyanım sana değil; hayata


Aynı şarkıyı günlerce üst üste dinlemek gerçekten bir ruhsal çöküntü delaleti midir? Eğer öyleyse ruhum çökmüş ve ben enkaz altında kurtarılmayı bekliyor olabilirim.

Günlük mahiyetinde tuttuğum bu blogu bir baştan sona okumaya yeltendim geçenlerde. Çok sıkıcıymış lan, 3 yazı okuyabildim. Vardığım sonuçsa şu; meğer benim derdim tasam hiç bitmemiş. İç dünyam hep bir zifiri karanlık hep isli puslu. Bu durumda sanat-sepet tayfasında yer almam gerekirken, o da yok. Üstelik inanamıyorum, iyi bir sanatçının bütün özelliklerini taşırken nasıl olur da bir Cin Ali çizmekten aciz olurum? Ben de sebepsiz bunalımlara giriyorum, ben de özgür ama beni yiyip bitiren ilişkiler yaşıyorum, ben de bazen içime kapanıp herkesten köşe bucak kaçıyorum. Boşuna mı yani?

Hayır, boşuna olamaz. Ben sanatçıyım işte, biliyorum... Resim olmadı müzik olur. Şimdi yaklaşan yeni depresif dönemimde müziğe el atmaya karar verdim. yeni dönem depresyonumu heyecanla bekliyorum, bu sefer çok güzel olucak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder