2 Ağustos 2011 Salı

diyalektiği olabildiğince yanlış anlamak istiyorum



Her hikayenin bir devamı olması ne garip di mi? Mutlu ya da mutsuz son yok. Hep bir tatminsizlik var bu yüzden. hep o sonun devamına duyulan merak var. Bu yüzden mi bitişleri kabullenemiyoruz acaba? bilimde sonlar yoktur. yoktan var oluş olmadığına göre nasıl var olan bir şey yok olabilir ki? 

o zaman ne oldu hayatıma giren ve çıkan onca insana, sevdiğim ama sonradan kaybettğim o kadar kediye köpeğe ne oldu? benim için okulla beraber osmanlıca da bitmedi mi? ortaokul dostlarım nerdeler? kreşte "o benim kocam" dediğim engin nerde? güneşin altında bronzlaşmaya bıraktığım zavallı alabalığım benim hayatımın neresinde kaldı? papik öldükten sonra, her şey onun ve bizim için bitmedi mi aslında? peki ya syman? hani eski sevgiliden çok hep içimi ferahlatan bir arkadaşım olacaktı? olmadı sandığımda belki de yanıldım mı? ölüm bir son değil mi? 

bunu düşünerek başlamamıştım aslında. hikayelerin sonu hep acıklı olmalı bence. o yüzden ölüme döndü düşüncelerim.. ama bir sonumuz yoksa, hikayenin acıklı olmasına da gerek yok. bitmeyecek her şey mutlu yaşanmalı. yoksa hiç başlamamalı hikayeye. çünkü acı son zevk verebilirdi ama bitmeyen bir acıyı kimse hak etmez. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder