23 Şubat 2011 Çarşamba

geleceğe giden yol geçmişin taşlarıyla döşelidir

Biraz önce sigara içerken geleceğimi gördüm. Bizim Asena'ya Osman'ın özetini anlattırıyordum. Şellafe karolin şimdi de o masum yavrucakların oturduğu eve gözünü dikmiş, onu ellerinden alıcakmış. Ah yazık dedim, Asena içime su serpti: "kız öyle değil işte şu cemileye hallenen balıkçı aslında çok zenginmiş" dedi. Ben de dedim ki "herkes de zengin koca bulup hayatını kurtarıyo amk" dedim ve hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.


İlk aşık olduğum kurt cobain'e benzeyen ve onun gibi giyinen, güneş gibi sarışın, derin okyanuslar gibi mavi gözlü delikanlıyı hatırladım. Aşkı bir kenara bırakıp yeniden bakıyorum da, evsiz, şarapçı ve sokaktaki yağmur suyu birikintisinden su içen bu adamla başlayan platonik de olsa aşk hayatım ne kadar yol aldı? Bir arpa boyu. Evet, ondan sonra aşık olup yıllarımı verdiğim manitam hippiydi, o yüzden evlensek onun gündüz donsuz basma entariyle evde dolanıp gitar tıngırdatabilmesi için eşşekler gibi çalışmam farzdı.

Sonra bir daha hippi miiii tövbe dedim. Tövbemi bozmuş değilim. Ama sonraki sevdiceklerim de hippi olmasalar da çalışmaya karşı olmuşlardır. Bir tek ünideyken hah bu adam olur gece yarılarına kadar çalışıyo, sonra eve gelip sızıyo ama ne yapalım dediğim bir sevgilim olmuştu. Ayrıldıktan yıllar sonra gizli kaynaklarım aracılığıyla şimdi ne iş yaptığını öğrendim. O da freelance çalışma ayağına yatıp evde oturanlar kervanına katılmış.

Geçmişini bilmeyen geleceğini göremez. Ben geçmişimi biliyor, ve malesef geleceğimi de görüyorum. Eve giderken kocama rakı mı alsam elektrik faturasını mı ödesem diye kara kara düşüneceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder